YARGITAY HUKUK GENEL KURULU
Esas : 2020/547
Karar : 2020/924
Tarih : 24.11.2020
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 04/03/2020
NUMARASI : 2019/2932-2020/607
- Taraflar arasındaki “ihalenin feshi” isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, İzmir
Bölge Adliye Hukuk Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince verilen alacaklı vekilinin istinaf
talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, ihalenin feshi
isteminin reddine, ihale bedelinin %10’u oranında para cezasının borçlulardan alınmasına
ilişkin kararın borçlular vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk
Dairesince yapılan inceleme sonunda borçlu ….. ….. Reklamcılık ve Organizasyon Hiz.
San. ve Tic. Ltd. Şti. yönünden bozulmuş, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk
Dairesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir. - Hukuk Genel Kurulunca yapılan ön inceleme sonunda gereği görüşüldü:
- 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin
Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un geçici 2/1. maddesinde, “…Bölge adliye
mahkemelerinin kuruluşları, yargı çevreleri ve tüm yurtta göreve başlayacakları tarih,
Resmî Gazetede ilân edilir.” düzenlemesine yer verilmiş ve 07.11.2015 tarihli ve 29525
sayılı Resmî Gazete’de ilan edilerek bölge adliye mahkemeleri 20.07.2016 tarihi itibariyle
fiilî olarak göreve başlamıştır. - 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin
Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’a paralel olarak, 2004 sayılı İcra ve İflas
Kanunu (İİK)’nun temyiz ve karar düzeltmeye ilişkin hükümlerinde değişiklik yaparak
istinaf ve temyiz ile ilgili hükümleri yeniden düzenleyen 02.03.2005 tarihli ve 5311 sayılı
Kanun ile İİK’ya eklenen geçici 7. maddeye göre, 5311 sayılı Kanun hükümleri Bölge
Adliye Mahkemelerinin göreve başladığı 20.07.2016 tarihinden sonra verilen kararlar
hakkında uygulanır. - 02.03.2005 tarihli ve 5311 sayılı Kanun’un 25. maddesi ile değişik İİK’nın 364.
maddesinin 2. fıkrasına göre, temyiz yoluna başvurma ve incelemesi, 6100 sayılı Hukuk
Muhakemeleri Kanunu (HMK)’na göre yapılır. 05.08.2017 tarihli ve 7035 sayılı
Kanun’un 31. maddesi ile değişik HMK’nın 361. maddesinin 1. fıkrası uyarınca ise, Bölge
Adliye Mahkemesi kararına karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz
yoluna başvurulabilir. - Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz eden borçlu ….. …..
Reklamcılık Ve Organizasyon Hiz. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekiline elektronik tebligat yolu
ile tebliğ edildiği görülmektedir. - 28.02.2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanun ile değişik 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 7/a
maddesinin 1. fıkrasında (1/g) baro levhasına yazılı avukatlara tebligatın elektronik yolla
yapılmasının zorunlu olduğu, 4. fıkrasında ise elektronik yolla tebligatın, muhatabın
elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağı
düzenlenmiştir. - Anılan maddeye dayanılarak hazırlanan ve 06.12.2018 tarihli 30617 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanan, elektronik ortamda yapılacak tebligata ilişkin usul ve esasları
düzenleyen Elektronik Tebligat Yönetmeliği 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe girmiştir. - Elektronik Tebligat Yönetmeliği’nin 3. maddesinde;
“Elektronik tebligat: Tebligat Kanunu ve bu Yönetmeliğe uygun olarak elektronik
ortamda yapılan tebligat,
Elektronik tebligat adresi: PTT tarafından, gerçek kişiler için kimlik bilgileri, tüzel kişiler
için ise tabi oldukları sistem bilgileri esas alınmak suretiyle tek ve benzersiz şekilde
oluşturulan ve UETS’ye kaydedilen tebligat adresi,
UETS: Tebligat Kanunu ve bu Yönetmelik uyarınca yapılan elektronik tebligat işlemlerini
yürütmek amacıyla PTT tarafından kurulan, işletilen ve güvenliği sağlanan sistem,
Zaman damgası: 5070 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde
tanımlanan zaman damgası”
olarak tanımlanmıştır. - 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nda ise “Zaman damgası: Bir elektronik verinin,
üretildiği, değiştirildiği, gönderildiği, alındığı ve/veya kaydedildiği zamanın tespit
edilmesi amacıyla, elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı tarafından elektronik imzayla
doğrulanan kaydı ifade eder.” şeklinde belirtilmiştir. - Elektronik Tebligat Yönetmeliği’nin 5/ğ. maddesinde tebligatın elektronik yolla
yapılması zorunlu olanlar arasında “Baro levhasına yazılı avukatlar” gösterilmiştir.
Yönetmeliğin 6. maddesinde elektronik tebligat adresi alma zorunluluğuna tabi olanlar
için yapılacak başvuru, 8. maddesinin 1. fıkrasında PTT’nin başvurunun yapıldığı tarihten
itibaren bir ay içinde elektronik tebligat adresini, gerçek kişiler için kimlik bilgilerini, tüzel
kişiler için ise tabi oldukları sistem bilgilerini esas almak suretiyle tek ve benzersiz olacak
şekilde oluşturacağı ve UETS’ye kaydedeceği, elektronik tebligatın hazırlanması ve
muhataba ulaştırılmasını düzenleyen 9. maddesinde tebligat çıkarmaya yetkili makam ve
mercinin, elektronik tebligat mesajını hazırlayarak, UETS’ye teslim edeceği, UETS’nin
elektronik tebligat mesajını zaman damgasıyla ilişkilendirerek muhatabın elektronik
tebligat adresine ulaştıracağı, elektronik yolla tebligatın muhatabın elektronik tebligat
adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağı belirtilmiştir. - Görüldüğü üzere, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesinde muhatabın
elektronik tebligatı tebellüğ etmiş sayılacağı tarihe ilişkin özel bir düzenleme yer
almaktadır. Bu düzenlemeye göre “Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik
adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır.” Bunun sonucu
olarak elektronik tebligatta tebellüğ tarihi elektronik tebligatın muhatabın elektronik posta
hesabına ulaştığı veya okunduğu tarih olmayıp, tebligatın muhatabın elektronik adresine
ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonu olmaktadır. Böylelikle, muhatabın kayıtlı
elektronik posta hesabını kontrol etmemek suretiyle tebliğin sonuçlarını geciktirmesi
ihtimali söz konusu olmayacaktır. - 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesinin 4. fıkrasında yer alan düzenlemeye
benzer bir düzenleme de 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 107/A maddesinin 2.
fıkrasında yer almakta olup, “..Elektronik ortamda tebligat, muhatabın elektronik adresine
ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır…” şeklindedir. Bu
düzenlemenin Anayasaya aykırılığı iddiası ile yapılan başvuru üzerine Anayasa
Mahkemesinin 19.09.2019 tarihli ve 2018/144 esas sayılı kararında; itiraz konusu kuralın
muhataplara öncelikle elektronik posta adreslerini belirli aralıklarla kontrol etme
yükümlülüğü yüklediği, bu yükümlülüğe beşer günlük aralıklarla uyulduğu takdirde
hukuki yollara başvuru süresi yönünden herhangi bir hak kaybı olmayacağı, muhatabın
elektronik posta adresini her gün ya da beş günden daha az aralıklarla kontrol etmesi
hâlinde ise tebliğin yapılmış sayılacağı tarihten de önce tebligattan haberdar olunacağı için
süre yönünden bir hak kaybı yaşanmayacağı gibi bu sürenin birkaç gün daha uzamasının
söz konusu olacağı belirtilerek düzenlemenin Anayasaya aykırı olmadığına karar
verilmiştir. - Bu açıklamalar ışığında; Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyiz eden borçlu ….. …..
Reklamcılık ve Organizasyon Hiz. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekiline yapılan elektronik
tebligatın incelenmesinde; “Tarih 11.03.2020 Muhatap hesabına teslim edilmek üzere
UETS tarafından teslim alındı, 11.03.2020 Tebligat alıcı için ayrılmış tebligat alanına
(hesabına) başarılı bir şekilde konuldu, 16.03.2020 Tebligat alıcının hesabına iletilmesine
müteakip mevzuat gereği belirlenen süre sonunda otomatik olarak okundu sayıldı”
şeklinde açıklamaların yer aldığı görülmektedir. - Elektronik Tebligat Yönetmeliği’nin 9. maddesinde belirtildiği üzere UETS
elektronik tebligat mesajını zaman damgasıyla ilişkilendirerek 11.03.2020 tarihinde
muhatabın elektronik tebligat adresine ulaştırmış olup, elektronik yolla tebligat
muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış
sayılacağından Bölge Adliye Mahkemesi kararının 16.03.2020 tarihinde borçlu vekiline
tebliğ edildiği, yasal süre geçtikten sonra 15.06.2020 tarihinde temyiz dilekçesi verildiği
ve aynı tarihte harç yatırıldığı anlaşılmaktadır. - Hâl böyle olunca, borçlu vekilinin temyiz isteminin 5311 sayılı Kanun’la değişik
İİK’nın 364. maddesinin 2. fıkrası ile HMK’nın 366. maddesinin göndermesi ile
uygulanması gereken aynı Kanun’un 352. maddesi uyarınca süreden reddine karar vermek
gerekmiştir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Alacaklı vekilinin temyiz isteminin 5311 sayılı Kanun’la değişik İİK’nın 364. maddesinin - fıkrası ile HMK’nın 366. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı
Kanunun 352. maddesi uyarınca süre yönünden REDDİNE,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine
gönderilmesine 24.11.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.